Assos'a giderken...
Cuma akşamı saat 18.30'da yola çıktık. Bahçeşehir civarındaki yol yapım çalışması yüzünden, yarım saatlik mesafeyi, bir buçuk saatte alabildik.
Boğazına düşkün Akın Ailesi, Marmara Ereğlisi'nde, eşimin daha önceden gidip çok beğendiği, Yelken Restaurant'ta yemek molası verdik. Yanımızda, bizimki gibi 3 yaşında çocukları olan arkadaşlarımız Özlem ve Cüneyt de vardı.
Trafikte kaybettiğimiz zaman sayesinde, arabada uyumuş, zor uyandırılmış çocuklarımızın mırıltısı eşliğinde, lokantaya girdik. Nefis manzaraya karşı, bol yeşil salata, mezeler, barbunya balığı ve Tekirdağ'ın meşhur peynir helvası tatlısından yedik. (Yolculuk hikayemizi yazacağımı düşünmediğimden, yol fotoğrafları yok maalesef. Bir dahaki sefere buna dikkat edeceğim. :) )
Ve tekrar yola koyulduk.
Tekirdağ'dan geçerken hava iyice kararmıştı. Meğer "Kiraz Festivali" varmış. Merkezinde, yol kenarı boyunca standlar kurulmuş, havai fişek gösterileri yapılıyordu. Çok kalabalıktı. Festival olduğunu, daha önceden bilseydik, yemek molamızda Tekirdağ'da köfte yiyip, festival alanını gezebilirdik.
Ne diyelim, sağlık olsun. :)
Çanakkale Boğazı'nı geçmek için iki alternatifiniz var. Birincisi Eceabat'tan feribota binmek, ikincisi Kilitbahir'den, daha küçük ama yine araba taşıyabilen motorlara binmek. Biz daha kısa sürdüğü için Kilitbahir'i tercih ediyoruz hep. Çünkü burada karşı kıyıya olan mesafe daha kısa.
Ama cuma gecesi bizim geçmeye çalıştığımız saatte, sadece iki araç olduğundan, en az 20 araç daha bekleyeceklerini söylediler. Biz de ne kadar bekleneceğini bilmediğimizden, kalkışına 6 dakika kalmış olan Eceabat feribotuna, uçarak yetişmeye çalıştık. Neyse ki yetişebildik. :)
Çanakkale'ye geçtiğimizde saat 2 olmuştu. Bütün gün çalışıp, akşam yola çıkmış şoförlerimizin göz kapakları kapanmaya başlamıştı. Ama önümüzde hala 1 saatlik yol vardı...
Peyniri ile meşhur Ezine'yi geçip, Ayvacık sapağına geldik. Burada ana yoldan ayrılıp, dar ve virajlı yollarda, 19 km daha devam etmeniz gerekiyor.
Yolun sonunda Assos'a (Behramkale) ulaştık. Bizim kalacağımız yer olan Kadırga Koyu'na gitmek için, kalenin içine girmeden, ilk kavşaktan sola dönüp, 2 km daha ilerliyorsunuz.
Saat 3'te, yol yorgunluğuyla otelimize varmıştık artık. Geç geleceğimizi bildirdiğimden, bizi bekleyen otel görevlileri tarafından karşılandık, uyuyan çocuklarımız kucağımızda, odalarımızın yolunu tuttuk. :)
Albena Hotel'deyiz artık...
Albena Hotel'i daha önceki Assos gezilerimizden biliyorduk. Bir seferinde odalarını da gezmiştik.
Buralarda yeni yapılaşmaya izin verilmediğinden, tüm oteller eski. Odalarında da çok fazla lüks bulamıyorsunuz.
Biz çocuğumuz olmadan önce hep, yine Kadırga Koyu'ndaki, Yıldızsaray Hotel'i tercih ediyorduk. Çok sık gittiğimizden işletme müdürüyle ahbap bile olmuştuk.
Ama Güneş doğduktan sonra, aynı koydaki, havuzlu diğer tesisleri denemeye başladık. Belirtmeliyim hiçbirinden Yıldızsaray'daki kadar memnun kalmadık. Neyse ki şu anda oraya da havuz yapılıyor ve biz diğer otelleri deneme eziyetinden kurtuluyoruz. :))))
Sabah güzel bir güne uyandıktan sonra, kahvaltıya gittik. Kahvaltıları, köy ekmeği dışında çok vasattı. Albena'da konaklama yarım pansiyon. Yani oda ücretlerine, kahvaltı ve içecekler hariç, akşam yemeği dahil. Fiyatlar da haziran ayı için, gecelik, çift kişilik odada kişi başı 70.-ytl, temmuzda 80.-ytl, ağustosta 90.-ytl.
Akşam yemeğinde de çorba, zeytinyağlılar, makarna ve et-tavuk ızgara vardı. Yani balık yok! :(
Biz de ekstra ücretini ödeyerek, menümüze balık dahil ettik. Bir de benim çok sevdiğim kabak çiçeği dolmasını. Ama çok yadırgadığımı ve oldukça yüklü bir fark ödediğimizi söylemeliyim. Yıldızsaray'da, akşam yemeğinde mutlaka, fiyata dahil, balık oluyordu.
(Kadırga Koyu'ndaki Yıldızsaray Hotel'de, yine yarım pansiyon haziran fiyatları 50.-ytl, temmuz ve ağustos fiyatları 70.-ytl. Havuzları ay başında açılıyormuş. Ama aynı isimle limanda da bir otel var aklınızda olsun.)
Havuzlarında arıtılmış deniz suyu var. Yani tuzlu.
Bu fotoğrafta da odaların olduğu kısmı görüyorsunuz.
Otelin parkı ve hamakları çok güzeldi. Güneş ve Gökdeniz her fırsat bulduklarında buraya kaçıyorlardı. :)
Biz de çocuklardan fırsat bulduğumuzda hamak sefası yaptık. Ama puflar da en az hamaklar kadar rahattı.
Otelde çok az kişi vardı. Tam sezonu olmadığından herhalde. Fotoğraflarda in cin top atması bu yüzden. :)
Bizim oğlan gün boyu çıkmadı havuzdan. Oyuncaklarıyla oynayıp, diğer çocuklara sataştı. :)
Kadırga Koyu'ndaki oteller denize sıfır değiller. Hepsinin önünden yol geçiyor. Tüm sahilde halk plajları var. Her otelin önünde kendi koydukları şezlonglar var ama bunlardan herkes ücretsiz faydalanabiliyor. Deniz yılın çoğu ayı soğuk. Sahil küçük çakıllı. Yürümek biraz zor yani. Deniz de hemen derinleşiyor.
Neden çocuklu olduktan sonra, havuzlu otel aradığımızı anlamışsınızdır. :)
Güneş öğle uykusundayken, puflardan birini bu gördüğünüz zeytin ağacının altına koydum. Huzur içinde sessizliği dinledim. Eğer giderseniz size de tavsiye ederim. :)
Zeytin dalı görüntüsü bana hep huzur vermiştir. Ne de olsa barışın sembolü değil mi? :)
Özetle, Albena Hotel ile ilgili aklımda kalanlar, odalarının ve yemeklerinin vasatlığı, peyzaj düzenlemesinin, parkının ve havuzlarının güzelliği, yapışkan sinekleri, güler yüzlü çalışanları, otelin sahibinin ilgisi...
Bir daha gider misin, derseniz? Hayır...
Pazar akşamı artık dönüş yolundayız...
Akşam üzeri eşim, dönerken Edremit, Bursa üzerinden dönelim, zeytinyağı alıp, iskender yiyelim dedi. Biz de hemen kabul ettik tabii... :)
Daha sonra da bu yolun daha kısa ve kolay olduğununa, bundan sonraki Assos'a gidişlerimizde bu yolu takip etmemiz gerektiğine karar verdi. Veya Feribotla Bandırma'ya gelip, Assos'a devam etmek de mümkünmüş. Bandırmadan sonra Assos'a kalan yolunuz 150 km.
Güzergahımız, son anda alınmış bir karar olduğundan, sevgili Erkan Acurol Beyefendi'ye uğramamız mümkün değildi. Kendisi bana kızsa da, anlayacağını biliyorum. Nezaketi için tekrar teşekkür ederim. :))
Biz, planladığımız gibi, Ayvalık yakınında Ayvalık tostu yedik, Edremit'ten, höşmerim, zeytinyağı ve zeytin, Adapazarı'ndan kuru soğan aldık, Bursa'da da İskender yedik. :)
Çatlamak üzere olmasak, Susurluk'ta ayran ve tost, Mustafakemalpaşa'da peynirli kemal paşa tatlısı da yiyecektik ama, onlar bir daha ki sefere artık... :) Sizin yolunuz düşerse, kapasiteniz ölçüsünde tatlarına bakarsınız.
Gelelim Assos ile ilgili genel düşüncelerime...
Bölge sit alanı ilan edildiğinden, güzelim doğası bozulmuyor. Benim gördüğüm iki site var. Onlar da daha önceden izin aldıklarından, inşaatlarına devam ediyorlar bildiğim kadarıyla. Dilerim bir sonraki gidişimde yeni inşaatlar görmem. Bu halinin korunmasını gönülden diliyorum.
Eğer büyük bir şehirde yaşıyor ve stres altında çalışıyorsanız, ihtiyacınız olan sessizlik ve huzuru bulacağınız yegane adres Assos bence...
Çünkü tatil yaparken istediğim herşey Assos'ta var. Tarih, sessizlik, huzur, yöresel ve enfes tatlar, tertemiz akvaryum gibi deniz, plaj, doğa...
Şimdiye kadar gittiğim otellerde, eksikliğini çektiğim şey odalarındaki konfor, ama denemediğimiz ve aradığım konforu bulabileceğimi düşündüğüm Eden Garden var. Oraya da gittikten sonra kesin kararımı vereceğim. (Eden Beach değil ama. Bölgede aynı isimli oteller olması karışıklığa neden olabiliyor. Eden Beach'in odalarını görmüştük birkaç yıl önce, kümesten bozma gibi görünüyorlardı.)
Limandaki oteller daha butik otel tarzındalar. Ama orada da, plaj olmayıp, iskeleden denize girildiğinden ve kayalık olduğundan, benim tercihim değiller. Bir de ekşi sözlükte, oradaki otellerin kanalizasyonlarını denize atabilme izinleri olduğu yazıyordu. :((
Kadırga Koyu'ndakiler, 3 yıldızlı, salaş oteller. Koyun sonunda bir Kapheros Tatil Köyü var ki, allah muhafaza. Geçen yıl oraya gittik ve nasıl kaçacağımızı bilemedik. Herşeyi çok kötüydü. Sakın gitmeyin.
Tarihi olan kısımı, kale bölgesindeki Assos Antik Kenti. Aristo'nun 3 yıl yaşayıp, evlendiği, dersler verdiği yerleri görmek, o eşsiz manzarayı izlemek inanılmaz keyifli.
Türkiye'nin yurtdışındaki tanıtım broşürlerinde, Antik Kent'in en üst noktası olan, Athena Tapınağı'nın manzarası için "Güneşin en güzel battığı yer" deniliyor. Gerçekten görünülesi bir manzara...
Bir scanner edinir edinmez, daha önce çekmiş olduğum fotoğrafları da sizlerle paylamak istiyorum. Bu gezimiz kısa olduğundan Behramkale'ye çıkmadık.
Bahsettiğim özellikleri ilginizi çekiyorsa mutlaka Assos'u görün. :)
Herkese sevgiler...
5 yorum:
Assos'u bizde çok seviyoruz ve her sene Ağustos ayında gideriz çünkü deniz ancak ısınıyor. Biz sazlı köyündeki Kabile motel'e gidiyoruz. Hani En son babaların çekildiği motel. Diziyi seyrettiysen hatırlarsın. Yemekleri Ayten ablamız yapıyor. Ev yemeği, zeytinyağıyla yapıyor ve gerçekten çok lezzetli. Öğlen ve akşam yemeklerin yanında balık ızgara var. Tan pansiyon. 65 YTL. İçecekler bize ait. Havuz yok. Ama manzara çok güzel. Emekli bir öğretmen İbrahim bey ve eşi işletiyor. Yer köylülerden kiralık. 15-16 tane oda var. Odalar dediğin gibi çok lüks değil maalesef. Ama zaten biz odaya yatmaya gittiğimiz için farketmiyor. 2 tane yeni odası var. 3 ve 4 yataklı, bunlar güzel. Eğer düşünürsen bu odalardan iste. İlgini çeker diye sana linkini vermek istiyorum.
http://www.kabilemotel.com/
Sevgiler..
Çok teşekkür ederim Ebru'cum.
Bu moteli de deneyeceğim fırsat bulursam.
Küçük çocuğun olunca oda rahatlığı ve havuz aranan özellikler oluyor. Daha önce biz de çoğu şeyi dert etmezdik. Verdiğin internet adreslerine baktım. Yemekleri inanılmaz gerçekten. :)
Deniz de çok güzel görünüyor.
Öpüyorum canım. Sevgiler...
albena'nın oda ve yemeklerine vasat bulup, yıldızsaray'ı üste çıkarmak pek haklı bir yaklaşım gelmedi. albena daha yeni ve belirli standartta yemeği ve odaları olan bir tesis. ihsan soral gibi bir işletmeci ile bu tesisin bileğini bükmek zor. kadırga koyundaki en iyi tesistir diyebilirim. her akşam ana yemekte balık önceliklidir. yıldızsaray'daki gibi iki akşam ard arda uskumru vermez. balık istemezseniz köfte veya tavuk isteyebilirsiniz. kahvaltıda en iyisinden ezine beyaz peyniri vardır büfede. yıldızsaray'da en ucuzu. yirmi yıllık yıldızsaray odaları albena'nın seviyesini tutturamaz ne yazık ki! 2009 haziran'ında her ikisinde de iki gün arayla kaldım. yemek sonrası canlı müzik eziyeti dışında albena bence rakipsiz. yıldızsaray bahçesine yeni odalar yapmış ancak önemli hatalarla. pencerelerde tül yok. stor güneşlik açık ya da kapalı olmak durumunda. duş giderleri zayıf. kapı kilitleri anormal bir sistem, kullanmak olanaksız. vs. vs. bence işletmecinin iyi bir danışmana ihtiyacı var.
Selamlar Serdar Bey,
Yorumunuz için teşekkür ederim. Bu yörelere gidecek olan arkadaşlar, yazdığımız gibi gezi bilgilerinden çok faydalanıyorlar. Değişik fikirler de belirtilmeli ki herkes kendi ihtiyaçları doğrultusunda seçimlerini yapabilsin.
Yazımda dikkatinizi çektiyse Yıldızsaray'ın odaları muhteşem, yemekleri olağan üstü gibi bir tabir kullanmadım.
Eğer tatilinizi Kadırga Koyu'nda geçirmek istiyorsanız beklentilerinizi çok sınırlamalısınız zaten.
Yıldızsaray'ın en beğendiğimiz tarafı hizmet-ücret orantısının, Albena'dan çok daha adil olması.
Albena yeni olmasına rağmen odalarının vasatlığı konusunda hiçbir açıklama yapabileceklerini sanmıyorum. Arkadaşlarımızın odasındaki klima çalışmıyordu, odanın tesisatı felaketti vs. Yeni olmalarına rağmen salaşlıktan kurtulamamışlar.
Yıldızsaray'da yapılan değişiklikleri, görmediğim için, yorum yapamayacağım. Havuzlu hali için bile bir fikrim yok.
Özetle Assos Kadırga Koyu'ndaki salaş otellerden birini tercih edeceksem, Yıldızsaray'ı tercih ederim. Albena'ya ödediğimiz çok yüklü ekstra bedelini hakkettiklerini düşünmüyorum.
Ben Albena'nın artısı olan kısımları da yazdım. Eğer siz tatilinizde peyzaja önem veriyor, fazla para ödemekten de rahatsız olmuyorsanız Albena'yı seçebilirsiniz.
Tabii bu da tercih meselesi. Herkes kendince yaşadıklarını paylaşıyor.
Tekrar teşekkürler...
valla bende derimki size orada yaşayan bir istanbullu olarak yemek kumbağda yenir havuz park otelde keyif kervansaray ve grand assos ta deniz kadırga otelde güzeldir ve birde kır lokantası nacinin yeri yemek ucuz balık canlı donmuş değil saygılarımla
Yorum Gönder